Phénoménologie et ontologie du mouvement: Patočka lecteur d’Aristote
Özet
Il n’y a pas de phénoménologie sans problème, et la fécondité de la recherche phénoménologique ne peut etre jugée que par les questions qu’elle soulève. Disciple de Husserl et de Heidegger, Jan Patočka s’intéresse à la question du monde comme totalité et des mouvements qui le composent. L’hypothèse de recherche qui nous guide est alors la suivante: nous croyons qu’en radicalisant la théorie du mouvement d’Aristote, Patočka thématise le sens d’être du monde commme mouvement cosmologique de manifestation, selon la voie d’une ontologie se situant par-delà Husserl et Heidegger. Nous présenterons dans un premier moment, la philosophie phénoménologique de Patočka qui consiste à rendre possible une forme de synthèse entre Husserl et Heidegger et qui met au jour un terrain qui leur est commun, même s’il est demeuré caché à l’un et à l’autre. Puis, nous nous pencherons plutôt sur l’interprétation patočkienne du mouvement chez Aristote. Nous verrons, en quel sens Patočka ressaisit la pensée aristotélicienne comme une voie permettant de dépasser l’impasse subjectiviste qu’il croit encore à l’œuvre chez Husserl et Heidegger. Finalement, nous thématiserons la radicalisation patockienne de la théorie du mouvement d’Aristote. Ceci nous permettra notamment de mettre en évidence une théorie du mouvement cosmologique comme mouvement de manifestation. Sorusu olmayan bir fenomenoloji düşünülemez ve fenomenolojik araştırmanın verimliliği ancak ortaya attığı sorularla ölçülebilir. Husserl ve Heidegger’in öğrencisi Jan Patočka’nın ilgilendiği temel soru bütünlük olarak dünya ve onu oluşturan hareketlerdir. Bu bağlamda yol gösterici argümanımızı şu şekilde ortaya koyabiliriz: Patočka, Aristoteles’in hareket teorisini radikalleştirerek, Husserl ve Heidegger’in ötesine uzanan bir ontolojik istikamette, dünyanın varlık anlamını kozmolojik tezahür hareketi olarak belirler. Şu halde öncelikle Patočka’nın, Husserl ve Heidegger’in arasında bir tür sentezi mümkün kılacak ve söz konusu Alman düşünürlerin felsefelerinde görünür olmayan ortak bir zemini açığa çıkaracak fenomenolojik felsefe projesini inceleyeceğiz. Ardından Aristoteles’in hareket teorisi üzerine Patočka’nın ortaya koyduğu yorumu ele alacağız. Söz konusu okuma Patočka’nın Husserl ve Heidegger’de üzeri örtülü bir biçimde devam ettiğini düşündüğü öznelcilik sorununun aşılmasında etkili olacak. Son olarak ise Patočka’nın Aristoteles’in hareket teorisini nasıl radikalleştirdiğini göreceğiz. Böylece tezahür hareketi olarak kozmolojik hareket teorisi açıklığa kavuşacak. Telif hakları gereğince yayın erişime kapalıdır. Yayın yayıncı tarafından erişime açık ise bağlantılar kısmından ulaşılabilmektedir. 15.03.2021
Kaynak
Kaygı Felsefe DergisiBağlantı
https://dergipark.org.tr/tr/pub/kaygi/issue/60436/886200https://hdl.handle.net/20.500.12723/3113