Nübüvvet Bağlamında İbn Sînâ’da Muhayyile-Akıl İlişkisi
Özet
İbn Sina’nın nübüvvet öğretisinde, muhayyile ve akıl kavramları merkezi bir konumda
yer almaktadır. İbn Sînâ, öncelikle dini bir nitelik taşıyan nübüvveti, felsefî-dini bir
bakış açısıyla ele almıştır. Buna göre filozof, Allah’ın nübüvvete kaynaklık teşkil
edişini, daha çok Allah’ın âlemle ilişkisi bağlamına oturtmaktadır. Sudûr anlayışıyla
irtibatlı bir nübüvvet teorisi geliştiren İbn Sînâ’da peygamber, “Faal Akıl” ile irtibatlı
olarak Allah’tan bilgi alan kişidir. Nebevî bilgi olan vahiy ise, “Faal Akıl”ın peygamber
ile irtibata geçmesi sonucu, ilahî bilginin peygambere inmesi olayıdır. Bu noktada İbn
Sina’nın vahyin ilk kaynağı olan Allah’tan ziyade vahyin (nebevî bilgi) vasıtası olan
melek (Faal Akıl) üzerinde daha çok durduğu görülmektedir. Faal Akıl’ın (Cebrâil)
kurduğu bu irtibat, nazarî aklın yetkinliği, kutsî akıl kavramı, muhayyile gücü gibi
nebîye özgü özelliklerle temellendirilmiştir. Bu aşamada çalışmada daha çok,
peygamberin sahip olduğu yetiler incelenmiş, nübüvvetin bir izdüşümü olan din ele
alınmamıştır. Bu bağlamda İbn Sina’nın nübüvvet nazariyesi, Faal Akıl (Cebrâil),
insanın akıl gücü ve muhayyile gücü çerçevesinde izah edilmiştir. Nebevî bilgi olan
vahiy de bu üç gücün irtibatı ile açığa çıkmaktadır. İbn Sînâ söz konusu bu nübüvvet
öğretisinde, seleflerinden etkilenmiştir; ancak O, kendisine intikal eden bilgileri daha da
geliştirerek kendi sistemini kurmuştur. Bu çalışmada İbn Sina’nın nübüvvet öğretisinde
bahsi geçen bu kavramların tasviri ve tahlili amaçlanmaktadır. İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Senatosunun 22.06.2020 tarihli ve 2020/14-5 sayılı Açık Bilim Politikası gereğince erişime açılmıştır.