المحكم والمتشابه، قراءة تحليلية للمفهوم وآثاره
Citation
AHMMAD, M. (2024). المحكم والمتشابه، قراءة تحليلية للمفهوم وآثاره. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 11(2),1092-1111. doi.org/10.51702/esoguifd.1469288Abstract
Müteşabih konusu alimler arasında birçok tartışmaya neden olmuştur. Müteşabihin tarifi, müteşabih ayetlerin tespiti, müteşabih kısmın kapsamı ve müteşabih ayetlerin anlaşılması söz konusu tartışmanın uzandığı konulardır. Bu tartışmalardan en önemlisi müteşabih ayetlerin anlaşılıp anlaşılamayacağı meselesidir. Şâtıbî ve Suyûtî gibi mütekaddim ve Reşid Rıza gibi müteahhir alimlerin belirttiğine göre selef alimlerin çoğu müteşabih ayetlerin anlaşılmasının mümkün olmadığı kanaatini paylaşmaktadır. Geriye kalan kesim müteşabihlerin manasının bilinebileceğini ifade etmektedir. Ancak ikinci kesim müteşabihi manası bilinemeyen konularla bağlantılı ele almışlardır. Bu tartışmaların altında yatan temel sebep müteşabih kavramının geçtiği ayetin anlamıyla ilgili ortaya çıkan farklı görüşlerdir. Söz konusu ayet Âl-i İmrân suresinin 7. ayetidir. Bu ayette Kur'ân'da bulunan ayetleri muhkem ve müteşabih olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Söz konusu ayette geçen muhkem, müteşabih, ümmü'l-kitap ve tevil kelimeleri ayetin anlaşılmasında merkezi rol oynamaktadır. Özellikle tevil kelimesinin mefhumu diğer kelimelerin de farklı şekilde anlaşılmasına neden olmaktadır. Klasik dönemde tevil mefhumu ile ilgili iki farklı görüş ortaya çıkmıştır. Birinci görüşe göre tevil kelimesi tefsir ile eş anlamlı olarak kabul edilmiştir. İkinci görüş ise tefsir ve tevil kelimelerini eş anlamlı kabul etmeyerek iki kelimenin çerçevesinin farklı olduğunu dile getirmiştir. Buna göre tefsir belirtilen mananın Allah'ın muradı olduğuna şahitlik etmektir. Bundan dolayı tefsirde ihtimaller yoktur. Tevilin mefhumunda tefsirde olduğu gibi bir kat’îlik yoktur. Bilakis tevilde ihtimaller söz konusudur. Tevil kelimesi Kur'ân'da 15 ayette 17 kere geçmektedir. Bu ayetler incelendiğinde söz konusu kelime iki mana ifade etmektedir. Araf suresinin 52. ayetinde kullanıldığı gibi haberî cümle olduğunda tevil kelimesi olayın gerçekleşmesini ifade eder. Nisa suresinin 59. Ayetinde kullanıldığı gibi inşaî cümle olduğunda aynı kelime emrin yerine getirilmesini ifade eder. Tevil kelimesinin kullanıldığı bu bağlamlar dışında anlaşılması muhkem ve müteşabihin tespitinde hatalara neden olmuştur. Müteşabih ayetlerin kapsamına Allah hakkında haber veren ayetler, surelerin başında yer alan hurûf-ı mukattaa, kıyamet gibi gaybi olaylardan bahseden ayetler dahil edilmiştir. Bu çerçevede âlimlerin müteşabih alanı, anlaşılması mümkün olmayan gaybi konulara hasrettikleri söylenebilir. Böylece müteşabih, hakkında konuşulması mümkün olmayan bir alan haline gelmiştir. Sonraki süreçte müteşabih ayetler mezheplerin elinde bir silaha dönüşmüş, mezhepler bu tür ayetleri kendi anlayışlarına uygun bir şekilde kullanmışlardır. Bu minvalde mezhebin görüşlerine uygun ayetler muhkem, mezhebin görüşlerine aykırı olan ayetler ise müteşabih kabul edilmiştir. Bu durumun sebebi, muhkem ve müteşabih kavramlarının farklı şekillerde tanımlanmasıdır. Muhkem ve müteşabihin bu şekilde net olarak tarif ve tespit edilmemesi ayetlerin yanlış şekillerde tevil edilmesine kapı açmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarından biri gaybi konuların çoğunun müteşabih kapsamına girmemesidir. Daha çok şeri hükümlerin belirtildiği ayetler müteşabih kapsama girmektedir. Çünkü ahkâmla ilgili konularda yeni durumlara binaen yeni hükümler ortaya çıkmaktadır. Çalışmada ulaşılan diğer bir sonuç da müteşabih ayetlerin anlaşılması ve kapsamının kişilerin anlayışına göre değişmesidir. Bundan dolayı alimlerin müteşabih olan ayetleri terk etmek yerine bu ayetler üzerinde akıl yürütmesi gerekir. Alimler söz konusu müteşabih alanda akıl yürütürken dinin sabiteleriyle çelişmeyecek bir şekilde yaşadığı dönemin ihtiyaçlarını gözetmelidir.